Çocuk

El Ayak Ağız Hastalığı Nedir?

El ayak ağız hastalığı daha çok 2-8 yaş arası çocuklarda görülen 5 yaş altı çocukları daha ciddi etkileyen virüslerin neden olduğu bir hastalıktır. Bulaşıcı, döküntülü özellikle son bahar ve yaz mevsimlerinde salgınlar halinde görülebilen, düşük sosyo –ekonomik toplumlarda daha sık görülen bir hastalıktır. Genel olarak bakıldığında 38-39 derece ateş, boğazda kızarıklık ve kabarıklık, ağız içinde ve ağız etrafında sivilce benzeri yaralar ağız; ellerde avuç içlerinde, ayaküstünde veya yan kenarında, sivilce benzeri kırmızı döküntü ve kabarcıklar şeklinde kendini gösterir. Viral etkenlere bağlı olarak geliştiğinden bu hastalıkta antibiyotik kullanımının bir yararı yoktur. Ortalama 5-7 gün arası süren hastalıkta bulaşıcı olduğundan hasta çocukların izolasyonu çok önemlidir. Çok ciddi bir hastalık olmayıp ciddi bulgularla seyretmez. Her yaş grubunda ortaya çıkabilirken 10 yaş altındaki çocuklarda daha sıklıkla görünür. Hastalığın aşı ya da kendine has bir tedavi şekli yoktur. Daha çok ortaya çıkardığı semptomları iyileştirici uygulamalar ile hastalığın geçmesi beklenir.

Çocukluk çağının hastalıklarının çoğunda olduğu gibi bu hastalıkta da korunmanın en etkili yolu kişisel hijyene özellikle de el temizliğine dikkat etmektir. Hastalığın etkenlerine baktığımızda en sık olarak enterovirüs 71 veya koksaki virüs A grup 16 virüslerini görürüz. Hastalık tüm dünyada görülse de hijyeni düşük bölgelerde daha sık görülür. Tanı için doktor tarafından lezyonların tanımlanması yeterlidir fakat şüphede kalınan olgularda kesin tanı için boğaz sürüntüsünden ya da kan ve idrardan virüsün izole edilmesi gerekir.

El ayak hastalığı bulaşma şekilleri nelerdir?

Hastalığın genel olarak iki şekilde bulaşma yöntemi vardır. Birinci yolda hasta kişilerin etrafa yaydıkları damlacıkların solunum yoluyla sağlam kişiler tarafından alınması ikinci yol ise hasta kişilerle temas yoludur. Ortak kullanılan alanlarda hasta kişilerin vücutsal salgıları ile temas sağlam kişilere hastalığı taşır. Gerek hasta olan çocukla yakın temas dediğimiz sarılma öpme ya da hasta çocuğun kullandığı ortak alanlarla temastan sonra elleri yıkamamaktan kaynaklı bulaş yoludur. Okul, kreş gibi toplu yaşam alanları, yazın havuzda idrar ve gaita kaçırma nedeniyle mikrop yayılabilir ve klorlamaya rağmen dirençli kalabilir. Bu da hem çocuk hem erişkinler için risk faktörüdür.

El ayak hastalığı belirtileri nelerdir?

Hastalık bulaştıktan sonra ilk 3 gün yüksek ateşle seyreder ve hastaların doktora başvurmalarının en büyük neden bu yüksek ateştir. Ayrıca boğaz ağrısı, boğazda takılma hissi yaygın bulgulardandır buna bağlı olarak çocuklarda iştahsızlık ve halsizlik ortaya çıkar. Yüksek ateşin belirmesinden bir ya da iki gün sonra önce ağız kenarında, avuç içlerinde, ayakların üst kısmında sivilce benzeri içi su dolu suçiçeğini andıran lezyonlar görülmeye başlar. Suçiçeğinden ayırıcı tanısında ise suçiçeği lezyonları gövdeden başlar. El ayak ağız hastalığında ise lezyonlar gövdede değil el-ayak ve ağız çevresinde oluşur. Daha sonra lezyonlar yaygın olarak ayağın alt kısmına ve özellikle avuçların iç kısımlarında kırmızı döküntüler şeklinde görülmeye başlarlar. Bu lezyonlarda zamanla içi sıvı dolu kesecikler dönerler. Bazı hastalarda döküntülere karın, kasık ağrısı bazen de öksürük eşlik edebilir. Bunlara bağlı olarak sadece çocuğun avuç içinde kırmızı noktalar oluşması durumunda endişe etmeden doğru teşhis için doktora başvurmak gerekir. Aynı durum aynı zamanda bebekler için de geçerlidir.

El ayak hastalığının tedavisinde kullanılan yöntemler nelerdir?

Hastalığın ne yazık ki kendine özel bir tedavisi ve aşısı yoktur. Bu tür hastalıklar da daha çok kişisel hijyene dikkat ederek hastalığa yakalanmamak daha en iyi tedavi yöntemidir. Hastalığın tedavisi çocuğun semptomlarına göre düzenlenir. Mesela ateşi için ateş düşürücü, boğaz için ılık su ya da boğaz spreyi tercih edilir. Hastalık seyri hafif olduğundan semptomatik tedavi iyileşme için yeterli olacaktır. Lezyonlar çoğu zaman kızarık ve kaşıntılıdırlar. Bu durum hasta olan çocuğu ciddi rahatsız eder. Kasıntı şurubu, mahallî etkili kaşıntı önleyici krem ya da losyonlar bu durum da yeterli olacaktır. Eğer olurda döküntüler kaşımaya ya da travmaya bağlı olarak enfekte olursa ancak bu şekilde lokal etkili antibiyotikli kremler tercih edilir. Ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak rastgele ilaç kullanmaktan kaçınmak gerekir.

Çünü bazı ağrı kesici ilaçlar çocuklarda bazen reye sendromu denilen karaciğer hasarı ve beyin sistemi hasarına yol açabilen bir hastalık tablosu meydana getirir. Ağız içindeki kabarıklık ve yaralar bazen çok can yakıcı olur. Bu nedenle çocuklar yemek yemek istemezler. Böyle durumlarda önce ağrıyı azaltabilecek boğaz spreyi kullanıp daha sonra ılık olarak hazırlanmış sıvı gıdalar bazen meyve püreleri çocuğa verilebilir. Özellikle mevsim çorbaları ya da hafif soğuk sütlaç muhallebi gibi tatlılar çocuğun diyetine katılır. Ayrıca evde basit tariflerle hazırlanabilecek derin dondurucuda hafif dondurulmuş buzlu şekerler de boğazdaki yangıyı alırlar ve birazda olsa semptomlarda azalmaya neden olurlar. Buna rağmen hala çocuk beslenmeyi ret ederse hastalık lezyonları ortadan kalkana kadar eczaneden temin edebilecek sıvı beslenme gıdaları tercih edebilir. Bol mevsim meyveleri, ılık meyve suları ve dinlenme önemlidir. Sıvı kaybı fazla olan çocuklar damar yolu açılarak beslenme sağlanır. Lezyonlar ortalama 7-8 günde iz bırakmadan kendiliğinden kaybolur. Çocuğun genel durumu bu süre zarfında toplar.

sucicegi hasta ates

El ayak hastalığına yakalanmamak için nelere dikkat etmek gerekir?

Hastalık sağlam kişilere damlacık ya da hasta kişilerin temas ettikleri eşyalar ile bulaştığından hasta çocuk izole edilmelidir. El-ağız ve ayakta ki bütün lezyonlar ve döküntüler ortadan kalkana kadar çocuğun okul ya da kreşe gönderilmemesi diğer çocuklarla temas etmemesi sağlanır. Hasta olan çocuğun kişisel hijyenine dikkat etmesi hapşırırken ya da öksürürken ağzını kapatması ellerini sık yıkaması gerekir. Mümkünse ayrı bir tuvalet ve banyo kullanması önemlidir. Hasta çocuğun kişisel eşyaları tabak, bardak ve havlu gibi ayrılır bol sıcak suyla yıkanır ve dezenfekte edilir. Ayrıca hastalığın havuzdan geçtiği düşünülüyorsa havuz suyunun tekrar dinlendirilip klorlanması gerekir. Hasta olan çocukla teması minimale indirip öpme sarılma gibi temaslardan kaçınmak gerekir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu