Annelik bir kadına verilmiş olan en güzel hediye en özel duygudur. Bu sebeple anneliğe ve anne olanlara özellikle Türk toplumunda ayrı bir paye verilir. Bir kadın hamilelik süreci gibi hem fizyolojik anlamda hem psikolojik anlamda değişimler yaşadığı bir durum içine girer. Yaşadığı 9 aylık dönemin neredeyse her ayında bir kaos içerisinde olur, bu kah heyecan, kah stres, kah mutluluk halidir. Hamilelik bitimi kucağa gelen minik bebekle artık yeni bir dönem yeni bir hayat başlamaktadır. Kadın ve erkek artık anne ve babadır. Ancak bazen bu duruma ulaşılmadan her şey tepetaklak olur ve kadın düşük yapar.
Hamileliğin ilk haftalarında gerçekleşen düşükler çok üzücüdür ve anne adayını adeta paramparça eder. İlk haftalar daha bebeğin oluşma dönemine girmemiş olmasına rağmen yaşanan düşük ve kaybedilen bebek inanılmaz bir üzüntü yaratır. Hamileliğin ilk haftaları ya da ilk günü; aslında hiç fark etmez, bebekle bir kopuş yaşanmıştır. Bu durum çok can yakıcıdır. Kadınlar yaşadıkları düşük olayını sonradan çocuk sahibi olsalar dahi son nefeslerine kadar unutmazlar. Hatta bazen kendilerini sorgulayıp dururlar, hatta suçlarlar bile. Yeniden çocuk sahibi olamayacakları düşüncesi ile umutsuzluk yaşanan tek duygu haline gelir. Bu sebeple düşük sonrası kadına kesinlikle profesyonel bir yardım önerilir.
Düşük sonrasında kadının içe kapanması hatta eşinden bile uzaklaşması sık sık yaşanır. Sürekli bir öfkeli olma hali vardır, kendini ve bedenini suçlayıp durmaktadır. Eşini kendini uzaklaştırarak bu acımasız eleştirileri kendine ok gibi saplar. Bu stres ve üzüntü bazen aylar boyu bile sürebilir. Bu da depresif oluşumlar demektir. Eğer tedavi edilmezse durum kronik bir hal alır.
Düşük sonrası bir kadın hayattan uzaklaşma yolunu seçer. Ancak bu durumun devamlılığının olmaması içinde yapılması gereken elbette ki bir yas döneminin yaşanmasıdır ancak sonrasında birçok hamileliğin düşükle sonuçlanacağı gerçeği bilincinde olarak yola devam edilmesi gerekliliğidir. Bilinç şu olmalıdır ki; vücut yanlış gelişen canlıyı yok etmektedir. Düşük sonrasında kadın hem fizyolojik hem de psikolojik olarak ciddi bir etkilenmeye girer. Bir kere bu durumdan kurtulmanın yolları aranarak; arzu edilen bebek sahibi olma fikri tekrardan düşünülmelidir. Her hamilelik düşükle sonuçlanacak diye bir durum söz konusu değildir. Yaşanan bir üzüntü unutulmamalıdır ki; mutluluk dolu anı getirebilir. Dolayı düşük yapan kadın ne yapmalı şeklindeki düşüncelerinizi gözden geçirmenizde fayda var.
Düşük Nedir
Düşük hamilelik esnasında özellikle ilk 3 ayda hamileliğin kendinden sona ermesi demektir. Düşükler; özellikle sorunlu hamilelik ise anne bedeninin mucizevi bir şekilde hamileliği sonlandırması düşük olarak adlandırılır. Bazen sebepli düşükler yaşanırken bazen de strese ya da kazaya bağlı olarak da düşük oluşabilir.Hamileliğin ilk haftalarında gerçekleşen düşükler çok üzücüdür ve anne adayını adeta paramparça eder. İlk haftalar daha bebeğin oluşma dönemine girmemiş olmasına rağmen yaşanan düşük ve kaybedilen bebek inanılmaz bir üzüntü yaratır. Hamileliğin ilk haftaları ya da ilk günü; aslında hiç fark etmez, bebekle bir kopuş yaşanmıştır. Bu durum çok can yakıcıdır. Kadınlar yaşadıkları düşük olayını sonradan çocuk sahibi olsalar dahi son nefeslerine kadar unutmazlar. Hatta bazen kendilerini sorgulayıp dururlar, hatta suçlarlar bile. Yeniden çocuk sahibi olamayacakları düşüncesi ile umutsuzluk yaşanan tek duygu haline gelir. Bu sebeple düşük sonrası kadına kesinlikle profesyonel bir yardım önerilir.
Düşük Yapan Kadınlar
Düşük Sonrası Eşler Arası İlişkiDüşük sonrasında kadının içe kapanması hatta eşinden bile uzaklaşması sık sık yaşanır. Sürekli bir öfkeli olma hali vardır, kendini ve bedenini suçlayıp durmaktadır. Eşini kendini uzaklaştırarak bu acımasız eleştirileri kendine ok gibi saplar. Bu stres ve üzüntü bazen aylar boyu bile sürebilir. Bu da depresif oluşumlar demektir. Eğer tedavi edilmezse durum kronik bir hal alır.